Haydarpaşa’da Yakılarak Gömülmüş Helenistik Mezar Bulundu

0
266
haydarpasa kazilari mezar

Kadıköy’de yaklaşık dört yıldır devam eden Haydarpaşa kazılarında, Helenistik döneme ait, yakılarak gömülmüş bir kiremit mezar bulundu.

Haydarpaşa ve çevresinde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2018’den beri 475 bin metrekarelik alanın 75 bin metrekaresinde arkeolojik kazı yapılıyor. Peronların kaldırılmasının ardından Helenistik döneme ait mezar ile çoklu mezar, döküm atölyesi, peron alanı dışında da Osmanlı dönemine ait çeşme, Bizans döneminde yapılan ayazma ve İkinci Dünya Savaşı zamanında kurulan sığınak bulundu.

Alanda kazı çalışmalarını sürdüren arkeologlar, son olarak Helenistik döneme ait kiremit mezar tespit etti. Mezar, kazı alanında, Helenistik döneme ait platformun dışında ortaya çıkan o zamana ait tek örnek olması nedeniyle önemli.

Haydarpaşa kazılarındaki en erken bulgulardan

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal, söz konusu kiremit mezarın Haydarpaşa kazılarında bulunan en eski bulgulardan olduğunu belirtiyor ve mezarın bazı ilginç yanları olduğunu söylüyor:

“Etrafında başka herhangi bir yanık izi de olmadığı için tabakada oluşan bir yangından dolayı iskeletin yanmadığını anlıyoruz. Bu mezarda kremasyon yapılarak gömü olmuş. Daha yeni açıldı, iskelet ve kalıntılar yeni yeni ortaya çıkarılıyor. Çok önemli bir şey. Bu bölgede Helenistik döneme ait platformun dışında çıkan tek Helenistik dönem buluntusu. Onun için çok kıymetli. Bu alandaki en erken buluntulardan biri. Mezarın içinde iki ölü hediyesi tespit ettik. Onlar da maalesef yangından dolayı tahrip olmuş. Pişmiş topraktan bir kadeh, bir de koku şişesi bulundu. Arkeologlar çalışmalara devam ediyor. Burada Helenistik dönem mezarı çıkması çok önemli kronolojisi açısından, ikincisi de kremasyon olması. Helenistik dönem bu tip kremasyon mezarları ben hiç görmedim. Bu, iyi bir örnek. Önümüzdeki süreçte belki bizlere çok daha kıymetli bulgular verecek.”

Rölöveleri hazırlanıyor

Kaldırılan peronların arasındaki ve üzerindeki kalıntıların birleştirilerek planlarının oluşturulmaya başlandığını aktaran Asal, “Bunlar bizim için çok kıymetli çünkü esas mekan planlarının elde edilmesi açısından önemliydi. Orada büyük bir aşama kaydettik. Bir ay içinde rapor aşamasına gelmiş olacağız, rölöveleri hazırlanmaya başlandı.” diyor.

Kazı alanında, Azize Bassa Kilisesi’nin olduğu noktadaki mezarların devamının ortaya çıkarılması ve bu alan için çok önemli bir kalıntı grubu olan altında Helenistik dönem platformu için ahşap konstrüksiyon oluşturulduğunu anlatan Asal, gelecek bir ay içinde bu alanda çalışmaları sürdüreceklerini belirtti.

Binlerce sikke bulundu

Kazı alanından atölyeye taşıdıkları 70.000 kasa buluntunun tasniflerinin sürdüğünü anlatan Asal, 18.000 sikkenin bulunduğunu, bunların 2.400’ünün envantere alındığını, henüz temizliği yapılmayan 10.000 civarında sikke olduğunu söylüyor.

Toplu mezarların büyük bir bölümünü kazdıklarını, şu an iki noktada yoğunlaştıklarını dile getiren Asal, “Önümüzdeki ay geriye kalanlar üzerinde çalışacağız. Bu alanlarda üst üste çoklu gömülmeler olduğu için antropologlar, arkeologlar gözetiminde kazı çalışması yapılıyor.”

Deniz tarafındaki bir nokta arkeopark olacak

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü olarak bu alanda 2018 yılından beri büyük bir emek harcadıklarını, kazmanın, ortaya çıkarmanın koruma gibi başka bir sorumluluğu da gözler önüne serdiğini belirten Asal,

“Özellikle deniz tarafındaki bir noktanın arkeopark olarak düşünülerek proje ile entegre edilip, hem normal ziyaret hem de trenle gelen insanların deneyimlemesi için gezilebilir hale getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bence kazı aşamaları belli bir doygunluğa ulaştı, bundan sonra koruma ve sergilemeye yönelik çalışmaların olması gerekiyor. Toplu mezar, mimari buluntuların burada oluşturulabilecek alanda sergilenmesi gerekir.”

Birçok farklı döneme ait bulgular var

Kazı alanında, Helenistik dönemden, erken Cumhuriyet’e kadar kalıntı grupları yer alıyor. “Alan çok girift bir arkeolojik kalıntı ve buluntu grubu içeriyor. Her kalıntıya, kendi içinde yaşadığı dönemde bile dönem dönem bir başka ihtiyaca yönelik dokunulmuş. Evreler oluşmuş. Bunları tespit etmek de kolay değil. Tren raylarının buradan geçmesi nedeniyle de baya bir müdahale olmuş. Kalıntıları tanımlamak biraz zor duruma gelmiş ne yazık ki.”

Bölgenin, antik kaynaklarda Kalkedon’un batı limanı olarak bilindiğini, bunun da kazılardaki somut belgelerle de tespit edildiğini vurgulayan Asal,

“Ayrıca liman ve ticaret hayatı, özel hayat, alışveriş yöntemleri, Osmanlı döneminde burası askeri bir geçiş noktası ve konaklama alanı. Onların konakladığı döneme ait izler, çanak, çömlekle, sikkeler yani bu bölgenin hayatına dair çok önemli veriler elde ettik. İslamiyet’in ilk dönemlerin İstanbul’a erken dönemlerde yapılan akınlar var. Bir umut onlarla ilgili bir şeyler bulabiliriz dedik, ne yazık ki öyle bir veriye henüz ulaşamadık ama ulaşmayacağız anlamına da gelmiyor. En büyük beklentilerimizden biri biraz o.”

Araştırmacıların antik kaynaklardan belirlediği iki önemli bulgudan biri Azize Efemya Kilisesi, diğeri ise Azize Bassa Kilisesi.

Toplu mezar bulunan noktalardan birinde Azize Bassa Kilisesi’ne ait kalıntı olduğunu düşündüklerini belirten Asal, yine kaynaklarda da bahsedilen ayazmanın da ortaya çıkarıldığını, bunların onarımıyla ilgili çalışmaların başladığını söylüyor. Asal, bu buluntuların Türkiye ve İstanbul arkeolojisi için önemli çalışmalar olduğunu belirtiyor.