Koronavirüs Aşısı Turizme ‘Umut Aşıladı’

0
617

TÜROB Başkanı Eresin Kovid-19 aşısının gündeme gelmesiyle pozitif bir havanın estiğini belirterek “Turizm sektöründe beklentimiz yılın 2. yarısından sonra tekrar işlerin açılmaya başlayacağı ve yukarı doğru gidecek grafiklerin oluşacağı yönünde” dedi

Turizm sektöründeki 2020 yılındaki gelişmeler ve 2021 yılı öngörülerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, pandeminin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye turizmine de olumsuz yansımalarının olduğunu belirtti.

Eresin, yaz döneminde haziran ayı itibarıyla başlayan pandemi sürecinde normalleşme adımlarıyla küçük de olsa bir hareketlenme başladığını ve sayıların yavaş yavaş yeniden yükselişe geçtiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Haziran ayında iç turizm kaynaklı olarak başlayan turizm trafiği yaz ortalarında da İngiltere, Rusya, Ukrayna ve kısmen Almanya’dan başlayan turist girişleri ile az da olsa kıyı bölgelerde hareket kazandı. Bu hareket kıyı bölgeler için can suyu olurken şehir otelleri sessiz kalmaya devam etti. Malum son dönemde de pandeminin yeniden yoğunlaşmasıyla turizm hareketinin yeniden duraklamaya geçtiğini söyleyebiliriz. Hastalığın ikinci dalga olarak dünyaya geri dönmesiyle ve Türkiye’de de pandemi sayılarının yükselmesiyle konaklama sektörü rakamları yine inmeye başladı. Türkiye’nin Ocak-Ekim 2020 otel dolulukları 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 47 düşüşle yüzde 36 oldu. İstanbul’da ise Ocak-Ekim 2020 döneminde doluluk oranı yüzde 50 düşüşle 38,1 oldu.”

Eresin, yıl geneli için her şeye rağmen bu oranın göreceli olarak yüksekmiş gibi izlenim verdiğini, ancak işin özüne bakıldığında otellerin birçoğunun şu anda kapalı olduğunu ve bu doluluk oranlarının açık olan otellerin verilerinden oluşturulduğunu, açık olan şehir otellerinin doluluk oranının da yüzde 25-30 civarında olduğunu söyledi.

Sertifika, sektöre hem ulusal hem de uluslararası düzeyde rekabet avantajı sağladı

Eresin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan Güvenli Turizm Sertifika Programı’nın yaklaşık 7 aydır başarıyla uygulandığını ve 2 binden fazla tesisin sertifika aldığını dile getirdi.

Güvenli Turizm Sertifikası programının dünyadaki hijyen sertifikası programları arasında en iddialılardan biri olduğuna işaret eden Eresin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“(Güvenli Turizm Sertifikası) Pandemi sürecinde sektöre hem ulusal hem de uluslararası düzeyde rekabet avantajı sağladı. Hatta bazı ülkelerde örnek uygulama olarak gösterildi. Bu sertifika ile tatilini Türkiye’de geçirecek tüm Türk vatandaşları ve yabancı ziyaretçilere, ulaşımdan konaklamaya, tesis çalışanlarından yolcuların kendi sağlık durumuna uzanan geniş bir yelpazede bir dizi yeni tedbirler tanımlanıyor. Sertifika alım koşulları oldukça ağır ve 200’e yakın kriterin sağlanması gerekiyor. İşletmeler dünya çapında sertifikasyon firmaları tarafından denetleniyor. Hijyen ve Kovid-19 önlemleri konusunda tüketici hassasiyeti arttığı bir dönemde önlemlerini alan işletmelerin öncelikle tercih edildiğini gözlemliyoruz.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Turizm İşletme Belgeli tesislerimiz sertifika konusunu ciddiyetle ele aldılar ve sertifikalarını aldılar. Otellerimiz, yeme içme mekanlarımız, turizme açık tüm mekanlarımız, seyahat acentelerimiz, tur otobüslerimiz neredeyse turizmle ilgili tüm hizmet alanlarımız belli standartlarda sertifikaya kavuşturuldu ve gerçekten bunun uygulamalarını da çok iyi şekilde hayata geçirdi. Misafirlerimiz gönül rahatlığıyla Turizm İşletme Belgeli ve Güvenli Turizm Sertifikalarını almış otellerimizde konaklayabilirler, tek yapmaları gereken bu belgelerin varlığından emin olsunlar.”

“Turizmin önümüzdeki 2-3 yıl gerçekten parlayan bir sektör olacağına inanıyoruz”

Müberra Eresin, kendilerine ulaşan veri ve bilgilerin erken rezervasyon konusunda henüz fark edilecek düzeyde bir talep oluşmadığı yönünde olduğunu belirterek, “Önümüzdeki yıl için rezervasyon taleplerinin seyahatten kısa bir süre önce gerçekleşmesini bekliyoruz. Ancak aşı çalışmalarının olumlu sonuçlanması halinde talep artışına paralel olarak rezervasyon yapma sürelerinin de uzaması ihtimaller dahilinde bulunuyor.” diye konuştu.

Kovid-19 aşısının gündeme gelmesiyle pozitif bir havanın esmiş durumda olduğunu ifade eden Eresin, “Turizm sektöründe bugün itibarıyla beklentimiz, yılın ikinci yarısından sonra yavaş yavaş tekrar işlerin açılmaya başlayacağı ve sektörde yukarı doğru gidecek grafiklerin oluşacağı yönünde. Kamu-özel sektör iş birliği ile atılacak adımlar sonrasında turizm sektörünün hedeflerine ulaşarak ülke ekonomisi, istihdamı ve kalkınmasına en güçlü desteği verecek sektör olacağına inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Eresin, tüm umut ve beklentilerinin pandemiyi geride bırakarak 2021’in ikinci yarısından sonra yeniden ekonominin lokomotif sektörü haline gelebilmek olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“Bugünlerde sektör açısından sürekli negatif konuşuyoruz ama 2021 sonrası yıllar için sektöre yönelik umut doluyuz. 2021’den sonra Türkiye için de dünya için de turizm sektörünün çok büyük bir ivme ile yukarı çıkacağını umuyoruz. Herkes pandemi sürecinden çok sıkılmış durumda. İnsanlar bir an önce seyahate çıkmak istiyorlar ve bunun için şimdiden planlar yapıyorlar. Arama motorlarının raporlarına göre başta İstanbul ve Türkiye bugünlerde çok fazla gündemde. Dolayısıyla haziran, temmuz sonrası toparlanmaya başlayacak turizm sektörünün en azından önümüzdeki 2-3 yıl gerçekten parlayan bir sektör olacağına inanıyoruz.”

Pandemi sonrası döneme de şimdiden hazırlık yapılması gerektiğini vurgulayan Eresin, bu konuda Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) başlattığı etkin tanıtım çalışmalarını sürdürmesinin çok olumlu sonuçları olacağını söyledi.

Eresin, pandemi sonrası döneme hazırlık ve çeşitli ülkelerin turizm pazarlarındaki payını artırmak amacıyla, TGA ve sektör temsilcilerinin tanıtım seferberliği ve pazarlama çalışmalarını en verimli olabilecek düzeye çıkarmalarında fayda olduğunu anlattı.

“STK’ların ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı”

Eresin, pandemi süreciyle birlikte bu türde veya başka beklenmedik durumlarda STK’ların ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığını belirtti.

Pandemi sürecinde etkin olarak, gerek işverenlerin işletmelerinin faaliyetlerini sürdürmesi ve finansal açıdan ihtiyaçlarının karşılanması gerekse çalışanların gelişmelerden ekonomik ve sosyal açıdan olumsuz etkilenmemeleri için ilgili bakanlıklar ve kurumlarla iş birliği içinde çok sayıda uygulamanın yürürlüğe konulmasına öncülük ettiklerini aktaran Eresin, şunları kaydetti:

“Bu dönemde sektör kuruluşları ve üyelerimizin soru, talep ve beklentilerini iletip yanıt aldıkları bir dost kapısı olmaya çok önem verdik. Turizmin pandemi nedeniyle hem global hem de yerel düzeyde kötü günler yaşadığı böyle bir dönemde dahi üyelerimizle olan iletişimizi, sağladığımız bilgi akışını aksatmadık. Bu iletişim sadece üye otellerin üst düzey yöneticileriyle sınırlı kalmadı.

Otellerimizde çalışan, hatta bize üye olmayan otellerde de çalışanlarımıza başta hijyen eğitimi olmak üzere insan kaynakları, finansman gibi birçok konuda eğitimlerle destek olmaya çalışıyoruz. TÜROB olarak tüm üyelerimizle birlikte pandemi dönemini en az hasarla atlatmaya çalışıyoruz. Öte yandan üye ve temsilcilik sayılarımız artmaya devam ediyor. Türkiye’de faaliyet gösteren yerli zincirlerin yanı sıra tüm yabancı zincirler de TÜROB’un üyesi bulunuyor.”

“Açık büfenin tamamen kaldırılması söz konusu değil”

Eresin, pandeminin ilk çıktığı günlerde TÜROB olarak, koronavirüs salgınıyla ilgili alınabilecek tedbirler çerçevesinde üye otellerde kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servisinde açık büfenin kaldırılarak, “kahvaltı tabağı ve set menü” uygulamasına geçilmesine yönelik tavsiye kararlarının bulunduğunu, ancak tamamen kaldırılmasının söz konusu olmadığını bildirdi.

Hijyen şartlarının Kovid-19’a göre uyarlandığını anlatan Eresin, şunları kaydetti:

“Hijyen ve gıda güvenliği her zaman önceliğimiz olmaya devam edecektir. Ülkemizin, yüksek standart ve hijyen koşullarında dünyada her şey dahil tatil konseptini en iyi uygulayan ülke olduğu bilinen bir gerçektir. Bu durum, diğer ülkelere nazaran Türkiye’nin tercih edilmesinde önemli rekabet üstünlüğümüz ve avantajımızdır. Türkiye, her şey dahil tatil konseptini, eski sunulan hizmetlerden herhangi bir kısıtlama yapmadan uygulanmaya devam edecektir. Sadece pandemi dönemi ile sınırlı kalmak üzere, özellikle yiyecek ve içecek servis ve sunumları, ilgili sağlık otoriteleri tarafından alınacak kararlara göre düzenleniyor ve düzenlenmeye devam edecektir. İşletmelerimiz gerekli uygulama önlemlerini alıyorlar.”

“Desteklerin devamı ve yeni desteklerin sağlanması bizler için çok önemli”

Müberra Eresin, turizmin yeniden yükselişe başlamasını bekledikleri döneme kadar olan, yani 2021 ortalarına kadar olan, sürecin kendileri açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Her zaman söyledikleri gibi önceliklerinin insan sağlığı olduğunu ifade eden Eresin, “İkinci önceliğimiz de işletmelerimizi ayakta tutabilmek, dolayısıyla da sektörde çalışan yetişmiş insan kaynağımızı koruyabilmek. Bu nedenle sektöre sağlanan desteklerin devamı ve yeni desteklerin sağlanması bizler için çok önemli.” dedi.

Eresin, turizm sektörünün 2021 yılında da desteklenmesi halinde ekonomiye en güçlü katkıyı sunan sektör olacağını vurgulayarak, KDV indirimlerinin uzatılması, tahsis ve kiralara ilişkin desteklerin olumlu gelişmeler olduğunu dile getirdi.

Sektörün bu süreci atlatabilmesi için ayrıca hali hazırda bu yıl sonuna kadar geçerli olan normalleşme desteğinin, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gibi istihdam uygulamalarının, vergisel uygulamaların 2021 yılında da devam etmesinin çok önemli destekler olacağını aktardı.

Sektör kuruluşlarının kredi yapılandırmaları veya yeni krediye ulaşmaları için oluşturulacak KGF’nin devam ettirilebilmesi gerektiğini belirten Eresin, “Geçtiğimiz günlerde yeni tanımlanan KGF’nin özellikle turizm sektörüne kullandırılması konusunda her zamanki gibi Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızdan da destek istedik. Turizm sektörü temsilcileri olarak, dünyada pandeminin kontrol altına alınması ile birlikte, hükümetimizin desteğinde alınan/alınacak ekonomik ve sosyal önlemler, sektörün geçmiş tecrübesi ve krizleri yönetme kabiliyeti ile birçok krizde olduğu üzere pandemi süreci sonunda ilk toparlanacak ve güçlenerek krizden çıkacak sektörün yine turizm sektörü olacağını düşünüyoruz. Pandemi sonrasında güçlü bir toparlanma ile tüm kayıplarımızın telafi edileceğini umuyoruz.”