Küresel Koronavirüs salgınının sebep olduğu stres ile nasıl baş edebiliriz?
Yeni yılla birlikte doğal afetler, savaşlar, göçler, kazalar derken son olarak tüm dünyada hızla yayılan yeni bir salgınla, korona virüs ile tanıştık. İlk olarak Çin’in Wuhan şehrinde görülen bu virüs, son zamanlarda ülkemizi de etkisi altına aldı. Peki, bu salgınla nasıl mücadele etmeliyiz? Biruni Üniversite Hastanesi’nden Uzman Psikolog Elif Sağlam ruh sağlımızı koruma yöntemleri konusunda bilgi verdi.
Hayatımıza bir anda giren ve bir süre daha etkisini sürdüreceği düşünülen koronavirüs hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz. Bu salgının ülkemizde ne boyutlara ulaşabileceği bilinmezken, halen bir tedavisi de bulunmuyor. Kişisel hijyen, sosyal mesafe gibi beden sağlığımıza yönelik önlemleri alırken ruh sağlığımızı da ihmal etmemek gerekiyor. Geleceğe dair bu belirsizlik ortamı, toplumsal olarak kaygı düzeyimizi de etkiliyor.
Belli düzeyde kaygı bizi korur
Kaygı bizi koruyan, tehditlere karşı duyarlı hale getiren, hayatta kalmamıza yarayan bir duygudur. Bunun yanında kaygının düzeyi, işlevselliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Kaygı, belli bir düzeye kadar kendimizi korumak, bilgi edinmek ve önlem almak için motivasyon sağlarken, kişisel hijyen ve sosyal izolasyon gibi önlemlere karşı hassasiyet göstermemizi sağlar.
Aşırı kaygı ve stres bağışıklık sistemimizi olumsuz etkiler
Kaygı bizi koruyacak düzeyin üzerine çıktığında ise sağlığımızı olumsuz etkilemeye başlar ve hastalığa direnme gücümüzü kaybederiz. Yoğun stres, bağışıklık sistemimizi düşürdüğü için birçok hastalığa yakalanma ihtimalini de arttırır. Hastalıktan korktuğumuz için kaygılanıp, bu kaygıyı aşırı düzeyde yaşadığımızda yoğun bir strese maruz kalarak hastalığa daha da açık bir hale gelmiş oluruz.
Gerçek dışı bilgiler kaygı düzeyimizi arttırır
Bu süreçte kaygımızın en çok artmasına sebep olan durumlardan biri, sosyal medyada yayılan gerçek dışı bilgilere çok sık maruz kalmamız. Her gün yeni felaket senaryolarının yazıldığı, doğru bilginin yanlış olandan ayırt edilmesinin çok güç olduğu kaynaklardan bilgi edinmeye çalışmak, bu süreçte psikolojik olarak bireylerin kaygı düzeyini arttırırken, toplumsal olarak da panik halinin yaşanmasına neden olmakta. Bu nedenle güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek önem taşıyor.
“Bana bir şey olmaz” ya da “Kesin beni bulur” demeyin!
Hastalığa yakalanma ihtimalini küçümseyerek “Bana bir şey olmaz” düşüncesiyle kişisel tedbirleri almamakla, “Kesin beni bulur” düşüncesi ile hayatı sadece bu hastalıktan ibaretmiş gibi algılamak da işlevsel olmayan kaygı düzeyleridir.
Sağlıklı olan kaygı düzeyi ise, gereken önlemleri almamız için gerekli motivasyonu sağlamalı, aynı zamanda günlük işlevleri bozmayacak düzeyde olmalıdır.
Bu salgına karşı göstermemiz gereken mücadelede beden ve ruh sağlığının bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Bedenimizi tehditlerden korumaya yönelik alınacak tedbirlerin yanında, ruh sağlığımızı korumaya yönelik öneriler de oldukça önemli.
Peki, bu süreçte ruh sağlığımızı korumak adına neler yapılabilir?
- Sosyal desteği sürdürün
Teknolojiden ölçülü faydalanmanın tam zamanı! İnternet ve telefonları kullanarak sevdikleriniz ile iletişimi evden sürdürmeye devam edin.
- Sosyal medya takibini azaltın
Yalnızca güvenilir kaynaklardan gündemi takip edin; doğruluğu kesin olmayan bilgilerin paylaşımına katkıda bulunmayın.
- Kaygınızı arttıran konuşma ve kişilerden uzak durun
Bunun yerine hobilerinize vakit ayırın; kitap okuyun, film izleyin, müzik dinleyin, stresten uzak durun, kalabalık ortamlara girmeyin.
- Kendinize zaman ayırın
Öncesinde yeterince vakit bulamadığınız işleriniz ve ilgi alanlarınıza yönelmenin tam zamanı! Evde kalmayı kendinize zaman ayırmak için fırsata dönüştürün.
- Sağlığınıza vakit ayırın
Stres azaltıcı özelliği olan nefes ve gevşeme egzersizleri yapın, spor yapın, uyku düzeninize dikkat edin, sağlıklı beslenin, bol sıvı tüketin ve kişisel hijyeninize her zamankinden daha fazla dikkat edin.