Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Özgüngör Liseye Giriş Sınavı (LGS) ile ilgili öğrencilere ve ailelerine yönelik olarak sınav kaygısını yönetebilmek için hem sınav öncesi hem de sınav esnasında dikkat edilmesi gerekenleri anlattı, özellikle ailelere önemli uyarılar ve önerilerde bulundu
Binlerce öğrencinin ve ailesinin heyecanla beklediği bu yıl koronavirüs gölgesinde, 20 Haziran 2020 Cumartesi günü saat 09:30 ile 12:50 arasında gerçekleştirilecek olan LGS ile ilgili öğrencilere ve ailelere çeşitli tavsiyeler ve önerilerde bulunan Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Özgüngör sözlerine, sınavlardan elde edilen sonuçların bireyin geleceğinin şekillendirilmesinde ve bireyin performansının değerlendirilmesinde bir ölçü olarak kabul edilmesi nedeniyle tüm sınavların kaygı uyandırıcı olduğunu hatırlatarak başladı. Prof. Dr. Özgüngör, sınav öncesinde ve sınav esnasında, kaygı durumunu kontrol etmek amacıyla ailelerin, çocukları üzerinde hassasiyetle durması gereken hususları ayrıntılı bir şekilde açıkladı.
“Sınav başarısızlığı yolun sonu anlamını taşımaz”
Prof. Dr. Özgüngör: “LGS hazırlık süreci sona erdi. Şimdi sınava girecek kimi öğrencilerde, sınav gününe nasıl hazırlanılması gerektiği ve sınavda başarılı olup olamayacakları konusunda endişeler de artmaya başladı. Ancak bu kaygı düzeyi öğrencilerde farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin kaygı düzeylerindeki farklılıkların en önemli nedenlerinden birisi sınavın nasıl algılandığına ilişkindir. Bazıları için LGS başarısı iyi bir üniversiteye girebilmenin tek yolu, diğer bir deyişle geleceğin akışını belirleyecek bir dönüm noktası olarak algılanmaktadır.
Oysa eğitimsel başarı açısından daha avantajlı bir liseye giriş şansı edinebilmek üniversitede arzu edilen bir bölümü kazanabilmek için bir avantaj sağlasa da düzenli ve etkili çalışma alışkanlıklarına sahip öğrenciler için sınav başarısızlığı kesinlikle yolun sonu anlamını taşımamaktadır. Aynı nedene bağlı olarak iyi bir liseye girme şansı elde etmek üniversite sınavında başarıyı garantilemek anlamına da gelmemektedir. LGS; öğrencinin hayatı boyunca yüzleşmiş olduğu ve gelecekte yüzleşeceği sayısız sınavlardan sadece biri olup, diğer tüm sınavlar gibi öğrencinin yaşamında değiştirilemez yegâne bir etkiye kesinlikle sahip değildir.”
“Kıyas olumsuz benlik algısına neden olur”
LGS sınavına ilişkin kaygı düzeyini arttıran bir diğer unsurun ise bu sınavın başarısının bireyin yeterliliği ve bu yeterliliğe dayalı kişisel değerinin bir göstergesi olarak algılanmasının altını çizen Prof. Dr. Özgüngör, “Bir anlamda çocuk ebeveyn ve arkadaşlarının görüşleri doğrultusunda kendini diğerleriyle kıyaslayarak kendi değerini belirlemeye başlar. Bu süreçte özellikle ebeveynlerin sunduğu mesajlar benlik değerinin oluşumunda belirleyici hale gelir. Çocuğu motive etmek amacıyla bazı ebeveynlerin yanlış stratejiler benimsediği görülmektedir. Bunlardan en yaygın görülen örneğinde aile çocuklarını kendi çocuklarından daha çok çalıştıklarını düşündükleri ya da denemelerde daha iyi puan alan akranları ile kıyaslayarak motive etmeye çalışır ancak bu durum çoğu çocuk için haksızlığa uğramışlık, yetersizlik duygusu ve motivasyon kaybına neden olur.”
“Ailenin çocuğuna sunduğu imkânlar bir lütuf değildir”
Prof. Dr. Özgüngör, “Bu süreçte yapılan yanlışlardan bir başkası ise çocuğu aileye karşı borçlu hissettirmektir. “Senin için bu kadar para harcadık”, “Ailemizin tatilini iptal ettik”, “Seninle birlikte sınava biz de hazırlandık, senin tek yapman gereken çalışmak ve başarılı olmak” şeklindeki ifadeler çocuğun hem yetersizlik duygusu hissetmesine hem de başarısızlık karşısında suçluluk ve çaresizlik duymasına neden olacaktır. Ailelerin çocuklarını borçlu hissettirmeleri kaygı ve suçluluk duygusu yanında çocukta, aile içindeki saygınlığını ve sevilebilirliğini sağlamanın tek yolunun diğerlerinin kendisine yönelik beklentilerini karşılama olduğu hissinin geliştirmesine neden olmaktadır. Bu tür bir his ise çocuğun koşulsuz bir şekilde sevildiğine ilişkin inancını zedeleyerek kendine ve ebeveynlerine olan güvenin sarsılmasına neden olacak ve hayatını kendini mutlu edecek hedefler üzerine kurmak yerine başkalarına göre hareket etme alışkanlığı geliştirmesine sebep olacaktır.”
“Sadece akademik başarıya odaklanılmamalı”
LGS’nin çocuğun akademik yeterliliğinin tek göstergesi olarak algılanmasının LGS’ye yönelik kaygının artmasına neden olan bir diğer unsur olduğunu belirten Prof. Dr. Özgüngör, “Oysa sınav başarısı akademik yetenekler kadar motivasyon, çalışma alışkanlıkları, kaygı düzeyi, sınavın özellikleri gibi pek çok unsura bağlıdır. Bireyin başarı ya da başarısızlığı konusunda tek bir sınavın hiçbir zaman kesin bilgi sağlayamayacağı yanında bu tür bir tutumunu sürekli gelişmeye ve değişime açık olan çocuğun yeteneklerini geliştirmeye engel olacağı da açıktır.” dedi.
“Çocuğun bireysel farklılıklarına karşı duyarlı olunmalı”
Ebeveynlerin çocuklarının bireysel farklılıklarına duyarlı olmamalarının yine LGS’de kaygı düzeyini artıran bir diğer unsur olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sevgi Özgüngör, “Farklı bireyler farklı yeteneklere sahiptir; kimi çocuklar akademik alanda son derece başarılı iken kimi çocuklar spor, kimi çocuklar ise sanatın farklı kollarında becerilere sahiptir. LGS ise insanoğlunun sahip olabileceği sayısız meziyet ve yetenekten sadece akademik bilgi ve beceri düzeyini ölçmeye yöneliktir. Bu yüzden ebeveynlerin çocuğun kapasitesi, ilgileri, bilgi ve becerileri çerçevesinde beklentiler oluşturmaları gerekir. Ancak bu çocuktan başarısızlık beklemek anlamına gelmemelidir. Çocuğun sahip olduğu pozitif özelliklerine vurgu yapılarak cesaretlendirilmeli ve olumsuz yönlerinden bahsedilmemelidir. Sonuç ne olursa olsun çocuğun gösterdiği çaba takdir edilmeli ve çocuk elinden geleni yaptığı sürece sonucun ne olduğunun önemli olmadığı vurgusu yapılmalıdır.” şeklinde sözlerine devam etti.
“Çocukta yüksek kaygı belirtilerine karşı duyarlı olun”
Bütün bu sayılan unsurların öğrencilerin sınavdaki kaygı düzeylerini belirleyici nitelikte olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özgüngör, bu yüzden ebeveynlerin sınav öncesi çocuklarını gözlemelerini ve kaygı düzeylerini değerlendirmelerini tavsiye etti. Prof. Dr. Özgüngör: “LGS gibi uzun süreli emek harcamayı gerektiren bir sınav öncesi belli düzeyde kaygı normal ve hatta performans arttırma açısından yararlıdır. Çok düşük seviyedeki kaygı öğrencinin öğrenme ve sınav materyalini yüzeysel bir şekilde işlemesine neden olarak basit hatalarını arttıracaktır. Orta düzeydeki kaygı ise öğrencinin dikkatini tetikleyerek enerji seviyesini ve konsantrasyonunu arttıracaktır. Öte yandan yüksek kaygı düzeyi performansın düşmesine neden olur. Bu yüzden ebeveynlerin çocukta yüksek kaygı belirtilerine karşı duyarlı olması gerekir. “
“Sınavın; hayatta mutlu olmak için pek çok araçtan sadece biri olduğunu unutmayın”
Prof. Dr. Sevgi Özgüngör: “Eğer çocuğunuzda yüksek kaygı tepkileri görüyorsanız çocuğunuzla onun sınav ve sınavın sonucuna ilişkin düşünceleri konusunda konuşmanız yararlı olacaktır. ‘Sınav sana ne ifade ediyor’, ‘Sınav sonucu istediğin gibi gelmezse ne düşünürsün’ gibi sorular sorarak çocuğun düşüncelerini anlamaya çalışmak gerekir. Çocuğunuzun kaygısı her ne düzeyde olursa olsun çocuğunuza sınavın hayatta mutlu olmak için mümkün olan pek çok araçtan sadece biri olduğunu ve asıl önemli olanın çocuğun mutluluğu olduğunu, sınavın sonucu ne olursa olsun onu her haliyle sevdiğinizi belirtmeniz ona güven verecektir.
Tabii bazen ne yaptığımız ne söylediğimizden çok daha önemli olabilir ve özellikle kaygılı biriysek ebeveyn olarak hareketlerimiz çocuğun üzerinde sarf ettiğimiz cesaretlendirici kelimelerden daha etkileyici hale gelebilir. Bu yüzden öncelikle ebeveynin yaşamını sınav odaklı yaşamaması ve kaygısını çocuğa yansıtmaması çok önemlidir. özellikle sınav öncesi sınavla ilgili olmayan neşeli konuların ele alınması ve etkinlikler yapılması yararlı olacaktır. Sonuç olarak, ebeveyn ve sınava girecek öğrenciler LGSyi gelecekteki başarıları ve mutluluklarının en önemli belirleyicilerinden bir olarak görmek yerine akademik gelişme ve ilerleme yolunda bir fırsat olarak algıladıklarında hem daha gerçekçi olacak hem de daha az kaygı duyacaklardır.”
Sınav Günü Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Son olarak, LGS gününü daha üretken bir şekilde geçirebilmek adına alanın uzmanlarınca hem fikir olunan belli tavsiyeler bulunduğunu ifade eden Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Özgüngör şunları aktardı:
“Sınav uzun süreli bir maratondur. Dolayısı ile son gece uzun saatlere kadar çalışmanın sınav sonucuna olumludan çok olumsuz etkileri olacaktır. Sınavdan bir gün öncesi yoğun bir şekilde olmamak kaydıyla çalışıp çalışmamak kişisel bir tercihtir; isterse çocuk gün içinde öğrendiklerini gözden geçirebilir, ancak dinlenmek isteyen çocuklar için de bu seçenek açık olmalıdır.
Sınav arifesi ve sınav günü günlük yaşamın rutininin korunması sınav kaygısını azaltacaktır. Sınavdan önce sürekli sınavdan bahsetmek, eş dostun arayıp ‘Kesin başaracaksın/benim yeğenim çok akıllı mutlak yapar’ şeklinde beklentiler oluşturması, kahvaltıya özel yiyeceklerin hazırlanması ya da sınava ailecek gidilmesi gibi rutin dışında yapılan eylemler hayatın sınava göre şekillendiği hissi yaratarak sınavın gerçek dışı şekilde önemli algılanmasına neden olabilir.
Yeterli uyku dikkat ve konsantrasyon gibi başarıyı mümkün kılan bilişsel süreçler için çok önemlidir. Sınav arifesinde çocuğun yeteri kadar uyuyabileceği şekilde yatağa gitmesi önemlidir. Rahat uyuyabilmek amacıyla tablet, akıllı telefon, TV gibi teknolojik aletlerin kullanımından kaçınmak gerekir. Yatmadan önce sıcak bir duş almak da uyumayı kolaylaştıracaktır.
Sınava götürülmesi gereken kimlik, dezenfektan, kalem, silgi, su gibi materyalleri akşamdan hazırlayarak görünür bir yere koymak sınav günü gereksiz ve olumsuz deneyimler yaşanma olasılığını minimuma indirgeyecektir. Benzer şekilde sınavda giyilecek kıyafetlerin akşamdan hazırlanmalıdır. Kıyafeti seçerken kıyafetin rahat olması ve havanın durumuna göre terlemeye ya da üşümeye sebep olmayacak kıyafetler olmasına dikkat edilmesi gerekir.
Sınav sabahı sağlıklı bir kahvaltı yapılması tavsiye edilmektedir. Ancak vücudun alışık olmadığı ya da alerji olasılığı olan yiyeceklerden kaçınmak ve vücudu rahatsız edecek şekilde fazla yemekten kaçınmak gerekir. Sınav yerine geç gitmek kaygı düzeyini artıracak olumsuz bir deneyimdir. Sınav başarısında kaygı düzeyi etkili olabilir. Bu yüzden sınav sabahı sınav merkezinde yaklaşık olarak en az yarım saat öncesi olacak şekilde evden çıkılmalıdır. Sınav sonrası için eğlenceli bir etkinlik planlamak sınav sonrası iple çekilecek bir etkinliğin verdiği heyecan aracılığıyla sınav kaygısını yatıştırıcı tezat bir etki yaratacaktır. Eğer sınav sırasında kaygı düzeyinizin yüksek olduğunu hissediyorsanız nefes egzersizi yapabilirsiniz.
Sınav iki bölümden oluşacak ve 2 oturum arasında 45 dakikalık bir ara verilecektir. Bu ara sırasında bir önceki sınavın cevapları hakkında konuşmayınız. O sırada hangi cevabın doğru olduğunu bilmek mümkün olmadığı gibi tek bir yanlışınızı bile fark etmeniz doğrular yerine yanlışlara odaklanarak kaygılanmanıza neden olabilir.”
Prof. Dr. Sevgi Özgüngör, koronavirüs tedbirlerini de hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı: “Sınav boyunca koronavirüs salgınına karşı alınan önlemlere sıkı sıkıya uyunuz. Özlediğiniz arkadaşlarınızla kucaklaşma gibi davranışlar sağlığınızı tehdit edebilir. Tüm ebeveynleri ve öğrencileri emekleri için takdir ederek LGS sınavının başarılı geçmesini dilerim.”