Psikolojiniz Yerinde Mi? Davranışlarınızı Test Edin

0
744
psikolojiniz yerindemi davranislarinizi test edin1

Dünyayı kasıp kavuran, etkisinin hala devam ettiği ve daha da uzun süre devam edeceği öngörülen bir salgın sürecinden geçiyoruz malum. Bu süreçte genç-yaşlı, kadın-erkek, zengin-fakir demeden tüm insanların sağlık problemi yaşamasa bile sıklıkla kendine sorduğu soru aslında tam da buydu… ”Psikolojimiz bozuldu mu? Hala normal bir insan kalabildim mi acaba?”

Değişen Dünya Düzeni ve Biz

Evet efenim, hepimizin mecburen bazı yaptırımlara uymak zorunda kaldığı, hem kendimizi hem çevremizi korumak adına sosyal hayattan uzak, kendi dünyamıza çekildiğimiz günlerde iç sesimiz susmadığı gibi sorgulamalarımız da bitmedi pek tabii ki. Peki, ilk sorumuza cevabı Dünya Sağlık Örgütü‘ nün tanımlaması ile vermeye çalışalım desem ne dersiniz? Bakınız psikolojisi yerinde olan bir birey nasıl olur? Normal bir birey, kapasitesini her alanda en üst düzeyde kullanabilir; hayatla baş edebilir ve sorunların üstesinden gelebilir.

Aile içinde, işte, okulda ve sosyal hayatın içinde aktif rol alır, herkese-her şeye katkı sağlayabilir pozisyonda  hayatını devam ettirir. O zaman bize bu soruyu sorduran etkenlere bir göz atalım bence. İnsan durduk yere ben iyi miyim diye sormaz değil mi?. Ya geçmişiyle kıyaslar kendini ya mevcut durumda aksamalar görür ya hayatında geçiş aşamasında olduğu kararları vardır ve bunlara uygun bir altyapı oluşturmak ister bedeninde ve ruhunda. Hal böyle olunca da , DSÖ’ nün psikolojik olarak sağlıklı olmanın, insanın her boyutta sağlıklı olduğunu göstermediğini açıklaması; konuyu detaylandırmak gerektiğini göstermektedir. Bu tür hastalıklar aslında iki bölümde incelenmektedir.

Sağlıklı Birey Olmanın Tespit Noktaları

İlk bölüm; yaşanan duygusal deneyimlerin uç boyutlarda olması ile ortaya çıkan depresyon, anksiyete, panik atak gibi bölümlerden oluşur. İkinci bölümde ise, daha az rastlanan psikotik şikayetlerle kendini gösteren hastalıklar incelenir. Bu şikayetler kişinin gerçeklerden kopması, başkasının görmediği, duymadığı, hissetmediği şeylerin varlığına inanması gibi şikayetlerdir. Hangi boyutta olursa olsun tüm şikayetler kişiye göre değişebilir. Sosyal, biyolojik, ekonomik faktörler bu şikayetleri arttıran ya da azaltan etkenlerdir. Bireyin genetik faktörleri, beynindeki kimyasal denge ve hormonlar da psikolojiyi değiştiren etmenler olarak ön plana çıkmaktadır. Böyle bakıldığında duruma, bir insan çok sağlıklıyken bir anda akıl sağlığını kaybedebiliyor.

Aynen beden sağlığımızın değişik şartlardan etkilenip o şartlara reaksiyon gösteriyor olması da ruh sağlığımızın hayatımızın değişik evrelerinde beklemediğimiz ve sınırlarımızı zorlayan sebepler yüzünden bozulabildiğini gösteriyor. Son 3 ayda yaşadığımız beden sağlığımızı yok edecek ve varlığımızı sonlandıracak bir virüs sebebiyle akıl sağlığımızı korumaya çalışmamız da bu duruma örnek olacak cinsten. Stres kaynaklarımızın gençken başka orta yaşlarda ve yaşlılıkta çok başka olduğunu hepimiz biliyoruz aslında. Düşünün ki hayatınızda her şey mükemmelken bir anda çok sevdiğiniz birini kaybediyorsunuz ve bütün ruh haliniz değişiyor. Burada dikkat edilmesi gereken konu; an’ ve koşullara göre kendinizi bir yerlere sıkıştırıp kalmamaya gayret etmeniz ve mevcut durumun siz izin verdiğiniz sürece normale döneceği gerçeğini kabul etmeniz olacaktır.

Dünyada En Çok Rastlanan Psikolojik Bulgular

Dünya genelinde en çok rastlanan psikolojik bulgular bu konu başlığında, anksiyete ve depresyondur. Eğer bu iki hastalık tedavi edilmezse, kişinin yaşam kalitesini düşüren, ciddi manada olumsuz etkilerinin insan hayatını sardığı hastalık türleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak insanların, sorunlarını akıllı insan kendi başına çözebilir düşüncesine dayandırdığı için bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi çok gecikebiliyor. Önyargı ile yaklaşılırsa çözüm sürecini sekteye uğratan bu algının kırılması ise, kişinin çabası ile mümkündür. Konunun kişinin  yaşıyla, eğitim seviyesiyle ve diğer tüm özel ve genel koşullarıyla alakalı olmadığını, bedenimiz gibi ruhumuzun da bakıma ihtiyacı olduğunun farkına vararak kendi duvarlarımızı yıkmamızın biz’e faydası olacağı aşikar…

Yüzleşin Kendinizle

Şöyle bir durun, derin bir nefes alın ve test edin kendinizi.

  • Hayatınızdan ve kendinizden memnun musunuz ve yaşamak size zevk veriyor mu?
  • Gelecekle ilgili kaygılarınız var mı? Olumlu bir bakış açısına sahip misiniz gelecek planlarınızda? Enerjinizi ve potansiyelinizi doğru hedefler için kullanabiliyor musunuz?
  • Yaşamanın bir anlamı var mı? Rutin işleriniz dışında kendinize ayırdığınız zaman dilimlerine hangi hobileri, uğraşıları katıyorsunuz?
  • Size uymayan ve size zarar veren durumlardan sıyrılabiliyor musunuz? Ya da onları değiştiremeyeceğinizi anladığınızda duruma ayak uydurabiliyor musunuz?
  • Kadın- erkek ayırdetmeden herkesle uzun süreli ve sağlıklı ilişkiler kurabiliyor musunuz? İlişkilerinizi beslemeyi ve onları güçlendirmeyi başarabiliyor, size zarar veren ilişkileri bitirebiliyor musunuz? Sosyal hayatınız aktif mi?
  • Kendinize duyduğunuz özgüvene ne demeli peki? Olduğunuz gibi kendinizi bağrınıza basıyor, küçümsemekten, alay etmekten, suçlamaktan imtina ediyor musunuz benliğinizi?
  • Değişmek, büyümek, gelişmek ne demek peki sizin için? Bunlara açık bir zihin yapısına sahip misiniz?
  • Yaşadığınız acılarda, geçirdiğiniz travmalarda çabuk toparlanabiliyor, yeniden başlama cesaretini kendinizde bulabiliyor musunuz?
  • Yetişkin bir bireyseniz düzenli bir cinsel hayatınız var mı?
  • Duygularınızı, düşünceleriniz, isteklerinizi doğru ifade edebiliyor musunuz? İstemediğiniz ne varsa itiraz edebiliyor musunuz konulara, kişilere?
  • Herhangi birşeye bağımlılığınız var mı? Para, ilişki, meslek, madde gibi…
  • Cesur musunuz hayata karşı? Motive olabiliyor musunuz yeterince? Bedeninize kıymet veriyor, ona iyi bakıyor musunuz?

Şimdi tüm bu sorulara tekrar bir göz atın. Dürüstçe kendinize cevaplar verin. Şayet verdiğiniz cevaplar, sizi mutlu, dingin, doğru bir halde hissettiriyorsa; ne mutlu size bedenen ve ruhen en güzel formdasınız demektir. Cevaplarınız tatminsizlik, mutsuzluk ve hayır’lar barındırıyorsa lütfen kızmayın kendinize. Fırsat verin sadece iyi olmak için varlığınıza. İsterseniz bir uzman yardımı ile isterseniz ve kendinizle yüzleşmenin direnç noktasında güçlü olacağına inanıyorsanız kendi kendinize ruhsal şifanız için adımlar atmaya bakın.

Unutmayın! Bu dünyada herkes biricik ve her şey insanoğlu için. Zorlukların, acıların ve iniş-çıkışların öğrettikleri dışında fikrinize ve bedeninize yük olmasına gerek yok…Dünyanın ve tüm insanlığın şifa bulması dileğiyle, Hu’zurla kalın.

Yazar;

“Arsal Şen”

https://www.instagram.com/arsalsen/?hl=tr

https://twitter.com/5ea915fef23d4d5?s=08