İstanbul Kültür Sanat Vakfı: Kültür-sanat ekolojik dönüşümde nasıl bir rol oynayabilir? Küresel ekolojik krize dikkat çeken “Ekolojik Dönüşüm için Kültür ve Sanat” başlıklı dokuzuncu raporunda İKSV, kültür-sanat dünyasında ekolojik dönüşüm üzerine bir tartışma alanı açmayı amaçlıyor. Raporda ayrıca, kültür-sanat kurumları için dönüşüm nerede başlayabilir sorusuna cevap olabilecek bazı somut öneriler de sunuluyor
Kültür-sanat alanının iletişim gücünü arkasına alarak kamuoyunda bir tartışma alanı açmayı hedefleyen rapor, ekolojik krizi sosyal, politik, ekonomik ve kültürel yönleriyle tartışıp sürdürülebilirliğin nasıl tesis edilebileceğini mercek altına alıyor. Kültür-sanat aktörlerine ekolojik sorunları tüm boyutlarıyla değerlendirebilecekleri kapsamlı bir analiz sunan raporun aynı derecede önemli diğer bir amacı ise, kültür-sanat aktörlerinin ekolojik dönüşüm için eyleme geçmekte oynayabileceği etkin rolü vurgulamak…
Olağanüstü zamanlardan geçerken hazırlanan bu raporun, ekolojik kriz karşısında yan yana gelmek için yaratıcı ifadeden beslenen bir zemin oluşturmasını amaçladıklarını belirten İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece raporla ilgili olarak, “2021 yılında, iklim müzakerelerinin yirmi altıncısı yaklaşırken, ekolojiyi gözeten bir dönüşümün gerçekleşmesi için yol hâlâ uzun. Yine de, yapılması gerekenler artık daha iyi biliniyor. Dünya’da ve Türkiye’de çevre hareketi ve yükselen genç sesler bunları tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Yaşadığımız gezegenin bugününü ve geleceğini tehdit eden ekolojik krize karşı değişim yolunda güçlü bir sözü olan kültür-sanat dünyası, aynı zamanda kendi pratiklerini dönüştürme sorumluluğunu duyuyor. Bu nedenle, yaratıcı seslerin daha gür duyulacağı koşulları sağlamak ve dönüşüme yardımcı olacak araçları sunmak, kültür politikalarının en acil meselelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Raporu kaleme alan Doç. Dr. Hande Paker ise, “İçinde bulunduğumuz ekolojik kriz hem yerel hem küresel olarak tecrübe ettiğimiz en yaşamsal sorun. İklim krizi bir yandan gezegenimizi tahrip ederken diğer yandan toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri artırıyor. Krizi atlatabilmek için gereken dönüşüm iklim adaletiyle şekillenmiş siyasal ve kültürel bir eksen değişimi. Bu değişim için kültür sanat aktörlerinin devreye soktuğu çeşitli yeşil araçlar bir başlangıç yaratıyor. Dönüşüm hem kültür-sanat alanında hem de çevre hareketleri tarafından benimsenen yerele odaklanma, katılımcılık, ağ kurma gibi yeni pratiklerle güç kazanıyor ” yorumunda bulundu.