Doç. Dr. Bayram: “Türkiye, Salgın Sonrası Turizmde Avantajlı Bir Konumda Olacaktır”

0
998
Turkiye, Salgin Sonrasi Turizmde Avantajli Bir Konumda Olacaktir

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Bayram, Koronavirüs (Covid-19) salgının turizm sektörü üzerine etkisini değerlendirirken, salgın dönemindeki sağlık hizmetleri yönetimindeki başarısı ile Türkiye’nin, salgın sonrasında, yabancı turistler için önemli bir turizm destinasyonu olacağını söyledi

“Dünya genelinde her 10 kişiden 1’i turizm sektöründe istihdam ediliyor”

Değerlendirmesine, turizm sektörünün, oluşturduğu istihdam ve ekonomiye katkısı bakımında küresel ekonomideki önemine değinen Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Bayram Dünya genelinde her 10 kişiden 1’inin yani 319 milyon kişinin turizm sektöründe istihdam edildiğini söyledi. Türkiye’nin 2019 yılı itibariyle turizmden doğrudan 34,5 milyar dolar gelir elde ettiğini ve dünyanın en çok ziyaretçi ağırlayan ülkelerinden birisi olduğunu belirten Doç. Dr. Bayram, Bu büyüklükteki istihdamı ile birçok ülkede, turizm sektörünün, Covid-19 salgınından en çok olumsuz etkilenen sektörlerden biri olduğunu ifade etti.

“Covid-19 salgının turizm sektöründe görünenden de yıkıcı bir etkiye sahip olacağı tahmin edilmektedir”

Dünya nüfusunun %90’ından fazlasını etkileyen, hem yerel hem de uluslararası seyahat kısıtlamaları ile turizm faaliyetlerini durduran salgın sebebiyle, turizm sektörünün bileşenlerini oluşturan havayolları ve konaklama işletmelerinin etkilenmesi ile yiyecek içecek işletmeleri, eğlence işletmeleri ve kongre ve toplantı etkinliklerinin olumsuz etkilendiğini dile getiren Doç. Dr. Murat Bayram şunları kaydetti. “Aslında turizm, geçmişte de hem ekonomik, hem siyasi hem de sağlık odaklı krizler ile karşılaşmıştır. 2000 ve 2015 yılları arasında yaşanan ve turizmi küresel olarak etkileyen krizlerin başında 11 Eylül saldırıları (2001), SARS salgını (2003), 2008/2009’da ortaya çıkan küresel ekonomik kriz ve 2015 yılında yaşanan MERS virüsü bulunmaktadır. Özellikle 2009 yılında küresel ekonomik kriz nedeniyle uluslararası turist sayıları %4 azalırken, SARS salgınının 2003’te %0,4 azalmaya yol açtığı göz önüne alındığında Covid-19 salgının turizm sektöründe görünenden de yıkıcı bir etkiye sahip olacağı tahmin edilmektedir. Salgının etkileri göz önüne alındığında uluslararası turizm faaliyetlerinde 2020 yılının ilk çeyreğinde %22 düşüş yaşanmış ve buna bağlı olarak 2020 yılı için oluşturulan senaryolarda %60 ile 80 arasında bir düşüş öngörülmektedir. Bu durum küresel ölçekte yaklaşık 3 trilyon dolar kayba ve 100 milyon kişinin işsiz kalmasına neden olabilecektir”.

“2020 yılı ilk çeyrek rakamlarına göre turizm açısından, salgından, en çok Asya Pasifik Bölgesi etkilendi”

Küresel ölçekte her ülkenin etkilendiği salgından turizm odaklı en çok etkilenen bölgenin Asya Pasifik Bölgesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Murat Bayram, salgın kaynağının bu bölgede ortaya çıkmış olması en önemli etken olduğunu ve 2020 ile 2019 yılları ilk çeyrek rakamları karşılaştırıldığında ziyaretçi sayısında %35 azalma yaşandığını belirtti. Avrupa’da bu azalmanın %19 Amerika’da ise %15 olduğunu dile getirdi.

“Tüm destinasyonlar açısından iç talep, uluslararası talepten daha hızlı toparlanacak”

Salgın sonrası küresel turizm hareketlerinin toparlanması her ülke açısından ilk önce iç turizm faaliyetleri ile yaşanacağını söyleyen Doç. Dr. Bayram, uluslararası seyahatin şeklinin ise büyük ölçüde, salgın odaklı aşı, ilaç ve tedavi unsurlarının gelişimine ve seyahat edenlerin bunlara ulaşımına bağlı olacağını ifade etti. Sadece Türkiye için değil tüm destinasyonlar açısından iç talebin, uluslararası talepten daha hızlı toparlanacağını belirten Doç. Dr. Murat Bayram, “2021 yılı uluslararası turizm açısından iyileşme ve toparlanma yılı olacaktır. 2022 ve 2023 yılları ise salgından sonra uluslararası turizm hareketlerinde en çok hareketlenmenin ve büyümenin öngörüldüğü yıllar olacaktır” dedi.

“Seyahat alışkanlıklarında kalıcı davranış değişiklikleri olacaktır”

Salgın sonrası turizm sektöründe konaklamadan plaj düzenine, yeme içmeden seyahat alışkanlıklarına kadar birçok alanda kalıcı davranış değişiklikleri olacağını söyleyen Doç. Dr. Bayram şunları söyledi. “Öne sürülen ve şu an bütün dünyada tartışılan, uçaklarda koltuk arasının boş bırakılması, konaklama tesislerinde belli bir doluluğun aşılmaması, restoranlarda masa ve sandalye mesafelerinin yeniden belirlenmesi, plajların rezervasyonlu kullanımı gibi uygulamaların tamamı olmasa da bazıları evrimleşerek uygulanacaktır. Bu uygulamaların tamamının gerçekleşmesi seyahat edenlere ciddi maliyet oluşturacak bu da seyahatin demokratikleşmesinin önüne önemli bir engel olacak ve daha az seyahat karşılanabilir hale dönüşecektir.  Bununla birlikte açık büfe uygulamalarında değişikliklerin olacağı, işletmelerin “Sağlıklı Turizm Sertifikasyon” programı gibi ulusal ve uluslararası sertifikalar alacağı, çalışanların hijyen eğitimlerinin belli bir standartta ve süreklilikte olacağı ise kaçınılmazdır”

“Türkiye, turizmde avantajlı bir konumda olacaktır”

Salgın sonrasında, seyahat edenler açısından, güvenlik algısının, özellikle sağlık odaklı düşünüldüğünde Türkiye’yi turizmde avantajlı bir konuma getireceğine dikkat çeken Doç. Dr. Murat Bayram, salgın dönemindeki sağlık hizmetlerinin yönetimindeki başarısı ile Türkiye’nin uluslararası destinasyon imajına olumlu katkı yaptığını söyledi. Doç. Dr. Bayram, Türkiye’nin turizm konusundaki avantajları hakkında şunları söyledi. “Türkiye, uluslararası alanda da kabul gören ve salgın ile test edilmiş olan güçlü sağlık alt yapısı ile turistlere güven vermektedir. Bu durum Türkiye’nin hâlihazırda öne çıktığı sağlık turizminde daha da çok talep edilmesine neden olacaktır. Türk turizminin avantajlı olduğu diğer bir unsur ise temizliktir. Tüketici araştırmalarında ve çevrimiçi tüketici değerlendirmelerinde de görüldüğü üzere konaklama işletmelerimizin en güçlü oldukları yön temizliktir. Ayrıca Türk turizmi uluslararası krizlere ve değişikliklere en hızlı uyum sağlayan bir yapıya sahiptir. Her ne kadar Covid-19 salgını, daha önceki hiçbir krize benzer olmasa da Türk turizm profesyonellerinin ve paydaşlarının bunu başarı ile yönetebileceğini düşünüyorum”